Skip to main content
.

İnsan ya asli görevini yapar ya da şeytana avukatlık…

By 14 Şubat 2023Ağustos 4th, 2024No Comments

İnsan dünya hayatında ancak bir tarafın vekilidir. Ya Allah’ın vekili olarak yaşar ya da şeytanın vekili olarak yaşar. Halifetullah göreviyle Hakk Yol’a vekillik yapan ile şeytanlık göreviyle Şeytanlık Patronaj Sistemi’ne yani Batıl’a vekillik yapanı fikirleri, yorumları, kurdukları cümleleri ile birbirlerinden ayırabileceğimizi, böylece tanıyabileceğimizi Muhammed Suresi 30. ayetten öğrenmekteyiz; hatırlayalım.

Eğer dileseydik elbette onları sana gösterirdik de onları simalarından tanırdın. Yemin olsun ki, sen onları kavlin lahnı’ndan (sözün söyleniş tarzından, kastından) tanırsın. Allah amellerinizi bilir. (Muhammed-30)

Evet, ya Halifetullah olarak konuşursun ya da Şeytanın Avukatı olarak konuşursun.

“Hatırla ki Rabbin melaikeye: ‘Muhakkak ki Ben Arz’da bir halife meydana getireceğim’ dediğinde…” (Bakara-30)

Bu ayetle insanın “Halife”lik görevini öğreniyoruz.

Dünya hayatında insanın asli görevi Halifetullah olarak yaşamak ve bu görevin gereğini yapmaktır.

Ancak, Ahseni Takviym üzere yaratılan insan dünya hayatına başlarken kendisini duniHİ algı ve zann’ları içerisinde bulur; böylece esfele safiliyn hal üzere olup, şeytanın halifesi olarak, yani şeytanın avukatlığını yapıyor olarak işe başlamıştır. Elbette ki ana sebep, insanın farkında olarak veya olmayarak Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’nda bulunmasıdır.

Bu geldiğimiz noktada Talib için önemli olan şudur:

Aslında şeytanın avukatlığını yapıyorsun da bunun farkında değilsin ve kendini halifetullah görevinde mi sanıyorsun?

ACABA hal böyle mi?

“Muhakkak ki bunlar (şeytanlar) onları yoldan (halifetullah görevinden) alıkoyarlar da onlar kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.” (Zuhruf-37)

İnsanın dünya hayatındaki iki vekillikten birisini tercih ettiğini ve hayat tarzı ile ahiret hayatını bu tercihin belirlediğini şu ayet ile ders edelim:

“Allah iman edenlerin veliy’sidir. Onları zulümattan Nur’a çıkarır. Fiilen küfür halinde olanlara gelince onların evliyası Tağut’tur, onları Nur’dan zulümata götürür. İşte onlar Ashabün Nar’dır. Onlar onda (Nar’da) ebedi kalıcılardır.” (Bakara-257)

Bakara Suresi 257. ayeti konumuzun ana fikri doğrultusunda anlamak üzere ders edecek olursak:

Dünya hayatına duniHi algı ve zann’larıyla esfele safiliyn hal üzere başlayan; böylece, Nefsinin Şerri’ne tabi olup Vehmin Zulmeti’ne düşen, şeytanın avukatlığını iş edinen insan, Rasulullah Muhammed Mustafa (SAV)’in uyarısına kulak verip kendisine ulaşan Hüda teklifine, kendisindeki Muhtariyeti Tercih Gücü yetkisiyle, Bakara Suresi 285. ayette Rabbimizin hoşnut olduğunu belirttiği üzere “Semi’na ve eta’na; işittik ve itaat ettik” diyerek Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’ndan vazgeçen ve “Amentü BillaHİ ve RasuliHİ” diyerek Billahi anlamda iman’ı tercih eden ve vechini o Tek Diyn’e haniyf olarak doğrultan insanın Allah Veliy’sidir, onun dostudur; onu vehmin zulmetinden kurtarır, vehmin karanlığından çıkarır ve Kendi Nuru’na dahil eder, onu sırat-ı müstakimine yerleştirir.

Ancak Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiasında, bilerek veya bilmeyerek fiilleriyle ısrar eden insanın ise dostu Tağut’tur; yani onun Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası ve bu iddia ile yine duniHİ anlamda müstakillikler verdiği sözde güçlerdir. Bunların hepsi Allah’a düşmanlıktır ve şeytanlıktır. Dolayısıyla onun dostu da şeytan ve şeytanlıklardır ki, bu hal ise o insanı kendisinin aslı olan Nur’dan uzaklaştırır, vehmin zulmetine sabitler ve Nefsinin şerri ise Şeytanın Avukatlığı olur. Bu ticaretin kazancı Nar’dır. Bu sebepten Şeytanın Avukatları ahirette ashabun nar olarak bilinirler ve o nar içinde de ebedi kalıcılardır. Çünkü Şeytanın Avukatları Enbiya Suresi 29. Ayette kınanan ve cehennemle müjdelenmiş olan ve dünyadaki hayatlarında ilahlık iddiasında bulunmuş insanlardır.

Ey, Talib Kardeşim,

Şeytanın Avukatlığından kurtulmak Esfele Safiliyn’in sesini sonra da nefesini kesmekle mümkün olur. Bu durumda Şeytanın Avukatlığını kendinde tanıman, bulman ve mücadele etmen gerekir.

Sendeki Şeytan Avukatlığı son buluncaya kadar da bir başkasını yargılayarak kendini zora sokmamalısın.

M. Yılmaz DÜNDAR

“Şeytanın Avukatı”

adlı tefekkür paylaşım söyleşisinden…