Skip to main content
.

İLAHLIK HİSSİYATI: HİÇ FARK ETMEDİĞİMİZ AMA ASIL KORUNMAMIZ GEREKEN!

By 5 Nisan 2021Ağustos 4th, 2024No Comments

İbrahim Suresi 24-27: “Görmedin mi? Allah nasıl bir misal getirdi: Tayyib Kelime kökü (yerde) sabit, dalları gökte olan Tayyib Şecere (Temiz Ağaç) gibidir. (O ağaç), Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allah insanlara, belki tezekkür ederler diye, misaller verir. Habis Kelime’nin misali ise gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkânı olmayan Habis Şecere (meyve vermeyen hurda ağaç) gibidir. Allah (Billahi anlamda) iman edenleri dünya hayatında da, ahirette de Kavl-i Sabit (Kelime-i Tevhid) ile sabitler. Allah zalimleri saptırır, Allah dilediğini yapar.”

İbrahim Suresi 24-27. Ayetlerde olan Allah misali ayrıca “Allah insanlara belki tezekkür ederler diye misaller verir” demektedir. Ayetin Allah misali içerisindeki bu kısmını ele alalım. Bu ayetlerde verilen Allah misalinde de görüldüğü üzere Rabbimiz, Billahi anlamda iman etmişlerle inkarcı duniHi ilahların hayat tarzlarını ve ahiret kazançlarını çeşitli kıyaslamalarla ortaya koyuyor. Verilen misaller ve elde edilen sonuçları bizim tezekkür etmemiz isteniyor ayette. Yani, inananlar elde edilen bilgileri ve kendi görüşlerini aralarında müzakere etsinler, bir tür beyin fırtınası yapsınlar, ahiret için ekip çalışması oluştursunlar, işte bunları yaparak bir cemaat olsunlar istenmektedir. Cemaatin bu şekilde kurulması Kur’an’dan istenmektedir. Aksi halde, hiç birbirleriyle ilişkisi olmayan, yalnızca salat ikame etmek için yan yana gelmiş kalabalık olmak değildir. O da çok önemli. Çok çok önemli! Ama o kadar değil. O kalabalığın böyle bir görevi yüklenmesini istemektedir Kur’an. Çünkü dünya hayatı içerisindeki imtihanda halifetullah vasıflı insan Hakk ve batıl arasında tercih yaparken sorumluluğu kendisine ait olmak üzere ve kendi tercihine şahit olmak üzere Allah tarafından MTG Yetkisi ile yetkilendirilerek özgür kılınmıştır. İşte Rabbimiz inananların yaşantılarının her anında kullandıkları bu MTG yetkisini Hakk yoldan yana kullansınlar ve yaptıklarından emin olsunlar diye misallerle konuları kolaylaştırıyor ve konunun müzakere edilmesini istiyor.

Allah misali anlamak isteyen, öğrenmek isteyen, müzakere etmek isteyen bir inanan için diyor ki “korunmanız gereken ilahlık hissiyatıdır.” Demek ki; korunmamız gereken ilahlık hissiyatıdır! İşte, bunu tam tanımlayamamış olsa bile şurasından burasından yakalamış da kurtulmaya çalışanlar bu ilahlık hissiyatının onlara öyle yapışmış bir şey olduğunu görüyorlar ki…  Öyle yapışmış bir şey olduğunu ve ondan tam ayrılmaya bir türlü rıza gösteremiyor olduklarını öyle görüyorlar ki. O yüzden denilmiştir; “gönül, demedim mi sana yapamazsın, bu bir rıza lokmasıdır yiyemezsin.” İşte böyle bir şeydir bu ilahlık hissiyatı. Böyle bir şey…

Herkesin bir noktası var, o ilahlık hissiyatını bırakmak istemeyeceği. Ama bir kere o noktaya kadar hızla gelmek, sonra da o noktayla mücadele etmek gerekiyor.

Rabbimiz ayetteki Allah misaliyle kıyaslamalar yaparak uyarıyor, diyor ki: Sizin korunmanız gereken ilahlık hissiyatıdır! Ayrıca, ilahlık hissiyatını temizlemek üzere yaptığınız her davranış Hakk yolu tercih etmektir ki bu durum sizi Tayyiblerden yapar. İlahlık hissiyatıyla yaptığınız her davranış ise batıl yolu tercihtir ve sizi Habislerden yapar. Ayette bize böyle denilmektedir.

“Tayyib Kelime” aslı temiz olan, dünya hayatında da temiz durandır. Aslı temiz olan… Dünya hayatında da temiz duran… Tayyib Kelime’nin temizleyicilik vasfı da vardır. Bu yüzden Tayyib Kelime’yi tercih edenleri Tayyib Kelime temizler. Tayyib Kelime aslı temiz olan ve dünya hayatında da temiz durandır, bu yüzden Tayyib Kelime’nin temizleyip Tayyib yaptıkları da Tayyib Kelime olurlar.

Lütfen dikkat edin, işte o zaman, dünya hayatında temiz durabilen o insan da Tayyib Kelime olur!

Tayyib Kelime’nin koruyucusu Hicr Suresi 9. Ayete göre Allah’tır, çünkü “onu Biz koruruz” dedi. İşte, Tayyib Kelime’nin temizleyici vasfıyla temizlenip Tayyib Kelime olmuş, dünya hayatında temiz durabilen insan da bir Tayyib Kelime olduğu için Hicr Suresi 9. Ayete göre onu Allah korur. Tayyib Kelime ile temizlenenlerin hayalleri, fikirleri, düşünceleri, yorumları, fiilleri sürekli temizlenir. Böylece onların hayat tarzları temizlenir. İşte, Tayyib Kelime ile temizlenen ve Tayyib Kelime’nin mütemmim cüzü olan o kişinin temiz hayat tarzı için ayetteki Allah misalinde “Tayyib Kelime Tayyib Şecere (Temiz Ağaç) gibidir” denilmektedir.

Dünya yaşantısı şartlarında sağlıklı bir meyve ağacının kökleri normalde yerde gömülüdür; onun kökleri bulunduğu toprağı sevmiştir ve orada sabittir; hayatını sürdürebilmek, ürünlerini verebilmek için kökleriyle topraktan beslenir. Artık bu sağlıklı haliyle bu ağaç Tayyib Şecere’dir, yani temiz, sağlıklı ve meyve veren bir ağaçtır. Tayyib Kelime’yi tercih etmiş ve bu tercihinin gereği olarak ilahlık hissiyatından temizlenen nefsin hayat tarzı da bu ağaca benzer. O hayat tarzında da, o nefs Allah adına “BEN” diyerek “BEN” deyişini gerçek “BEN” diyen Rabbinin “BEN” deyişine birlemiş ve orada köklenerek sabitlenmiştir. Allah misalinde buyrulduğu gibi: Tayyib Şecere yani o meyve veren ağaç kökleri toprakta, sağlam, orada sabittir… İşte onun gibi, Tayyib Kelime’yle temizlenen kişi de “BEN” deyişini Allah adına, gerçek “BEN” diyenin “BEN” deyişiyle birleyince, o nefs orada köklenerek sabitlenir. Artık bu durumda, topraktaki kökleriyle sabitlenmiş o ağaç meyvelerini vermek için nasıl o topraktan besleniyordu, Tayyib Kelime’yi tercih etmiş, ona göre hayat tarzı oluşturmuş olan, hayat tarzının en önemli yanı olan “BEN” deyişini Allah’ın “BEN” deyişiyle birlemiş olan da orada, o idrakta, o yaşantıda köklenerek sabitlendi… Artık bu nefsin öğreteni, öğretmeni Rabbi olmuştur. Hayat tarzı için o nefs artık Rabbinden beslenmektedir… Rabbinden beslenen bir nefsin hali nerelere gider… Gider…

Tayyib Kelime ile temizlenen bu nefsin tanımladığımız hayat tarzı Allah misalindeki sağlıklı ağaç gibi her daim meyvelerini Biiznillah verir. Yani bu nefs, oluşturduğu bu hayat tarzının “sevap” adı altındaki meyvelerini dünyada ama özellikle de ahirette kesintisiz ve katlanmış olarak Biiznillah alır.

Tayyib Kelime’yi tercih eden nefs bu tercihiyle “duniHi algı ve zannları”nı reddetti, “müstakilen varım ve muhtarım” iddiasını reddetti, “ilahlık hissiyatı”nı reddetti, “kendi adı namına BEN deme”yi reddetti. Bunlara karşılık “Billahi anlamda iman”ı tercih etti, “bu imana uygun hayat tarzı”nı tercih etti, “Eslemtü vechiye lillahi” ve “Eslemtü li Rabbil Alemiyn” demeyi tercih etti, dolayısıyla Allah adına “BEN” dedi. Bütün bu saydıklarımızı bu nefs Muhtariyeti Tercih Gücü yetkisini kullanarak yani sorumluluğu kendisine ait olarak ve bütün bu tercihlerinin şahidi olarak Biiznillah özgürce yaptı. İşte bu durumda, ayetteki Allah misalinde bütün bu tercihleri yapan nefs için Allah, “Ben bu kulu dünya hayatında da ahirette de Kavl-i Sabit ile sabitlerim” yani “Kendime sabitlerim” vaadinde bulunmaktadır. İnnALLAHE la yuhliful miad: Allah Vaadinden Caymayan’dır. Yani: Muhtariyeti Tercih Gücü ile Hakk yolun gereklerini tercih eden kulu şimdi de Allah tercih etmiştir. Ayetteki Allah misaline göre Allah dilediğini yapandır. O dilediğini yapar.

Bu tanımladığımız hayat tarzı için Rasulullah (SAV) Efendimiz biz inananlara bir dua öğretmektedir: “Ya mukallibel kulûb sebbit kalbiy ala diynik.” Rabbimiz “onu Ben kendime sabitlerim” dedi ya, işte Efendimiz (SAV) bu sabitlenme için bu konuda bize bu duayı öğretiyor: Ya mukallibel kulûb, sebbit kalbiy ala diynik: Ey kalpleri çeviren, kalplerin sahibi ve yöneticisi olan Allahım! Kalbimi Diyn’in üzerine, Kelime-i Tevhid’e dayalı hayat tarzı üzerine sabitle. Böylece, Tayyib Kelime temizleyici vasfıyla kalbi üzerini kaplayan zannlardan temizler ve bu kalp Şuara-89 ve Saffat-84 ayetlerinde bahsedilen Kalb-i Selim’lerden olur. Yine bu amaca yönelik olarak Rabbimiz Bakara Suresi 201. Ayette inananlara bir dua öğretmektedir: “Rabbena atina fid dünya haseneten ve fil ahireti haseneten ve kına azaben nar: Rabbimiz, bize dünyada da Kelime-i Tevhid’e uygun bir hayat tarzı ver, ahirette de Kelime-i Tevhid’e uygun yaşamış bir kulun olarak bize karşılığını ver ve bizi narın azabından koru (âmin).” Bu duayı bize öğretmektedir, çünkü dünya hayatında Tayyib Kelime’nin nefsimizi temizlemesine ihtiyacımız var. Ayrıca, Vakıa Suresi 79. Ayet “Kur’an’a temizlenmiş olanlar dokunsun” diyor, çünkü ahiret hayatı için temizlenmiş olanlardan, temizlenenlerden olmamız gerekiyor. Şunu da Zümer Suresi 73. Ayetten öğreniyoruz ki cennete girenler, cennetin bekçileri tarafından “Selamun Aleyküm! Tayyib’siniz, temizlenmişsiniz. Ebedi kalıcılar olarak girin oraya.” denilerek karşılanmaktadırlar.

Kasas Suresi 88. Ayette Rabbimiz inandım diyenleri, doğru inanmak isteyenleri uyarıyor: Dünya hayatında Allah’a karşı ilahlık hissiyatına bürünürseniz O’nun kitabına dokunamazsınız! Ahirete ilahlık hissiyatıyla gelirseniz O’nun cennetine giremezsiniz. Dolayısıyla sonuç olarak, Kasas Suresi 88. Ayette Rabbimiz “Allah ile beraber diğer bir ilah, müstakilen var ve muhtar bir başka varlık oluşturma” uyarısını yapmakta, ilahlık hissiyatından korunmamızı istemektedir.

Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Ve DarabALLAHU Meselen-6’dan…