Skip to main content
.

Allahım, Şehadetimle İlgili Olarak Kalbimi Mutmain Eyleyiver…

By 25 Eylül 2020Şubat 25th, 2021No Comments

“Müstakilen varım ve muhtarım” iddiası nasıl reddedilir?

Bu reddediş öncelikle bir beyan gerektirir, bu reddediş beyan edilmelidir.

Eğer, beyan eden kişi bu iddianın varlığını fark ederek, bu iddiayı görerek, hissederek reddeder ve bir beyanda bulunursa bu çok değerli bir beyandır. Yapılacak beyanın iki boyutu vardır: Birisi “ben “müstakilen varım ve muhtarım” iddiasını reddediyorum” açıklamasıdır. Diğeri “ben Allah’a Billahi anlamda iman ediyorum” boyutudur. “Ben “müstakilen varım ve muhtarım” iddiasını reddediyorum” beyanını siz “Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Rasuluhu” ile söylersiniz. Siz bunu söylediğinizde aslında “ben “müstakilen varım ve muhtarım” iddiasını reddediyorum” beyanını yapmış olursunuz.

Diğer beyanımız “Ben Allah’a Billahi anlamda iman ediyorum” cümlesidir. Bu ise, “Amentü Billahi” ile söylenir. “Amentü Billahi” dediğinizde, “ben Allah’a Billahi anlamda iman ediyorum” diye beyanda bulunmuş olursunuz. Ancak bu beyanlar kadar bunların manasal açılımlarını bilmek de önemlidir. Bu beyanların manasal açılımları fark edilmez ve yaşanmazsa, yani bu beyanlar bu manasal açılımlar çerçevesinde yapılmazsa bu beyanlara uygun hayat tarzı oluşturulması mümkün olmaz. Bu beyanlardaki “duniHi algı ve zannları”, “müstakilen varım ve muhtarım” iddiası ve “Muhtariyeti Tercih Gücü” yetkisi kavramları için lütfen “Aşağıların Aşağısı” kitapçığımızı ders çalışır gibi, matematik çalışır gibi inceleyerek çalışmak gerekiyor.

“Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Rasuluhu” beyanının manasal açılımı önemlidir ve şudur: “Kesinlikle şehadet ederim ki Müstakilen VAR ve Muhtar olan ancak Allah’tır. Başka Müstakilen VAR ve Muhtar YOKTUR. Başka müstakilen var ve muhtar iddiaları yalandır, iftiradır, batıldır, YOK hükmündedir. Yine kesinlikle şehadet ederim ki Hz. Muhammed Mustafa (SAV) Efendimiz, O’nun Kulu ve Rasulü’dür.”

Beyanın ikinci boyutu olan “Amentü Billahi”nin manasal açılımıyla “ben Allah’a Billahi anlamda iman ediyorum” diyen kişi “duniHi algı ve zannlarını reddediyorum, sadrımı bu zannlardan ve onun heva ve heveslerinden temizlemeye çalışıyorum.” demek istemektedir.

Bir kişi İslam dinini tercih etmişse ona bu yüzden ilk bu beyanlar söylettirilir, “Bunları söylersen İslam’a girmiş olursun” denilmesinin sebebi odur; bu beyanlar olmazsa olmaz. Ama bu beyanların manasını, manasal açılımını kişi bilmezse de olmazsa olmaz… Bilmekten öte, bu manalar üzerine hayat tarzı oluşturmazsa da olmazsa olmaz…

“Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden Abduhu ve Rasuluhu” şahitliği başlangıç şahitliğidir. Onun başlangıç şahitliği oluşuna dayanak Kur’an’ı Kerim açıklamalarıdır.

Muhammed Sûresi 19: “Fa’lem ennehu la ilahe illallahu”

Fetih Sûresi 29: “Muhammedün Rasulullah”

Bu iki ayette bize “La ilahe illallah” gerçeği ve “Efendimiz (SAV)’in Rasulullah oluşu” Allah tarafından açıklanmıştır. Muhammed Sûresi 19. ayet, aranan, bulunması ve yaşanılması gereken gerçeğin kesinlikle “La ilahe illallah” olduğunu açıklamış, Fetih-29 ise “Muhammedün Rasulullah”ı tebliğ etmiştir. İşte kişi ilkin, Kur’an açıkladı diye, Allah söyledi diye bu iki açıklamaya şahitlik yapar. Başlangıçtaki ilk şahitliğin sebebi “Allah söyledi” diyedir. Allah dedi ki: “Gerçek olan la ilahe illallah’tır.” İşte ben buna şahitlik yaparım, çünkü Allah söyledi. Ben yine şahitlik yaparım ki Hz. Muhammed Mustafa (SAV) Allah’ın Rasulü’dür. Kur’an’da Allah O’nun Rasulullah olduğunu söyledi.

Bu beyanın, bu şahitliğin önü Biiznillah açıktır. Bunu bir örnek ve bir dayanakla incelemeye çalışalım.

“İbrahim Rabbine “ey Rabbim, ölüyü nasıl dirilttiğini bana göster” demişti. Rabbi ona: “yoksa inanmadın mı?” dedi. İbrahim: “Hayır, inandım. Fakat kalbimin mutmain olması için görmek istedim.” dedi. Bunun üzerine Allah “öyleyse dört tane kuş yakala. Onları yanına al. Kendine alıştır (seni tanısınlar). Sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır. O seni tanıyan, sana alışmış olan kuşlar koşarak sana gelirler. Bil ki Allah Aziyzün Hakim’dir.” (Bakara-260)

Şimdi bu ayetten şehadetimizle ilgili bir ders çıkaralım.

Hz. İbrahim (AS) Rabbinden ölüleri dirilteceği bilgisini aldı ve iman etti. Ona “sen bu konuya şahit misin?” diye sorulsaydı, “evet, şahidim. Allah ölüleri diriltecektir” derdi. “Nereden şahit oluyorsun?” diye sorulsa “Rabbim söyledi, bu yüzden ben de şahidim” derdi. Bakın bu başlangıç şahitlik işte… Ama sonra dedi ki: Ya Rabbi, bu şahitliğime beni mutmain kıl, bana bu şahitliği göster. Ve Rabbi de ona bizzat onun üzerinden, ona yaptırarak şahitliği gösterdi. Bu örnekten alacağımız dersle siz Muhammed Sûresi 19’a ve Fetih Sûresi 29’a “Allah söyledi, Rabbim söyledi; öyleyse şahidim” der ve başlangıç şahitliği yapar, sonra da “Allahım bu şehadetimi kabul buyuruver, bu şehadetimle ilgili olarak kalbimi mutmain eyleyiver, bunu bana kolay ve güzel, hayrlı ve mübarek eyleyiver” derseniz; önü açık olan bu şahitlikte kalbinizin mutmain olması için Rabbiniz sizin yolunuzu açacaktır Biiznillah…

Ve bir de şu duaya müracaat eder, bu duayı da alışkanlık haline getirirseniz…

“Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Rasuluhu.”

“Eşhedü en la ilahe illallahul Ehadüs Samedüllezi lem yelid ve lem yuled ve lem yekûn lehû küfüven Ehad ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Rasuluhu.”

Her iki şehadetinizi yaptınız, şehadetinizi yaptıktan sonra bir sığınışla diyorsunuz ki; “Ya Rabbi, Alâ hazihiş-Şehâdeti Nahya ve Aleyhâ Nemûtû ve Aleyhâ Nüb’asu İnşaAllah (Âmin).” “Allahım, bir şehadet yaptım ya, lütfen, lütfen ya Rabbi beni yaptığım bu şehadet üzere yaşat. Bu şehadete göre bir hayat tarzı oluşturmama yardım et, izin ver, destek ver, bunu bana ikram et, emir buyuruver ya Rabbi… Ve lütfen ya Rabbi, yapmış olduğum bu şehadete göre benim canımı al. Ve lütfen ya Rabbi, bu yapmış olduğum şehadete göre de beni yeniden dirilt.” Çok güzel değil mi? (Âmin…)

Beyan olmazsa olmazdır, beyan başlangıç için şarttır.

Ancak beyan demek iş tamamlandı demek değildir, beyana uygun bir hayat tarzı gereklidir. Yani beyanınız Billahi, hayat tarzınız duniHi olmamalıdır. Beyan Billahi, hayat tarzı duniHi olmaz! Ama bu maalesef birçok kişide böyle… Çünkü kişi yaptığı beyanın manasal açılımını ve değerini bilmiyor. Bir evrak okur gibi, bir şarkı sözü okur gibi beyan yapmış. Onun bir hayat tarzına dönüşmesi gerektiğini, hayat tarzına dönüşmesi için de o beyanda ulaşılması gereken bir mana bulunduğunu bilmiyor. Kelime-i Şehadet’in ve “Amentü Billahi” beyanının yıkanılıp kurtulunması gereken kirleri haber verdiği görülmezse beyan yine yapılmış olur ama duniHi anlamda bir hayat tarzı yaşanıyor olabilir. Çünkü kişi, yaptığı beyanın manasının farkında değil. “Böyle olmamalı” diyoruz, bu yanlış!

Ama bazı mübarekler vardır, beyanını doğru yapar, beyanın manasını bilir ve yaptığı “Amentü Billahi” beyanı doğrultusunda gayrettedir, beyanını duniHi algı ve zannlarından temizlenmeye çalışır, bunun hali ayrıdır. Bu kişi için “beyanı Billahi, hayatı duniHi anlamda” diyemeyiz, çünkü o işin farkında, bunun gayreti içinde… O kişi artık “ben büyük bir yanlışta mıyım, beyanım Billahi ama hayatım duniHi mi?” diye tereddüt etmemelidir. Çok doğru yoldadır. Bunu bilerek, duniHi olan tüm hayat tarzı işaretlerinden temizlemeye gayret etmeli, çaba göstermeye devam etmelidir. Aslında bu sınıfta olanlar, Fatır Sûresi 32. ayetteki üç gruptan ilkini teşkil ederler ve bir hadiste Efendimiz (SAV) bu grubu cennetle müjdelemiştir. Dolayısıyla bu kişi gayretle bu yaptığı beyana uygun yaşamaya çalışmalıdır. Uygun! Uygun demek salih demektir; salih amel uygun ameldir, Billahi imana uygun ameldir. “Amentü Billahi” diyenler bu sebeple, Kur’an’ın diliyle “Amenu Billahi ve Amilus Salihati” olarak tanımlanırlar: Billahi manasıyla iman edenler ve salih amel işleyenler…

Lütfen önemseyin: Kişi esfele safiliyne ait olan hayallerini, düşüncelerini, fikirlerini, yorumlarını, konuşmasını, beden dilini ve tüm fiillerini “müstakilen varım ve muhtarım” iddiasından temizlemelidir, temizlemeye gayret etmelidir. Bu temizlenme gerçekleştikçe Billahi anlamda iman kuvvetlenir, Billahi anlamda hürriyet kuvvetlenir ve geri dönüşsüz bir hal alır…

Mustafa Yılmaz DÜNDAR

NEFS TERBİYESİ (BİLLAHİ ANLAMDA HÜRRİYET-DUNİHİ ANLAMDA HÜRRİYET) paylaşımından…